Etkinlikler

Paylaş

Türkiye'nin geleceği Işık Üniversitesinde konuşuldu

Kongrenin ilk gününde yapılan panellerde, iş insanlarının Türkiye'deki gelişmelere bakışı ve kişisel değerlendirmeleri tartışıldı.

Kongre Başkanı Prof. Dr. Suat Teker açış konuşmasında;

"İlki bu yıl Işık Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen, akademik katılımcılar ve iş dünyasının önemli temsilcilerini bir araya getirdiğimiz bu kongrede; gelecek yıllarda yine konusunda uzman daha çok sayıda bürokratı ve siyasetçilerimizi görmeyi arzuluyoruz. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girerek, güçlü bir ekonomik yapıya sahip olma hedefine ulaşabilmek için bilgi paylaşımına açık olan bu etkinliklerin önemli katkısı olduğuna inanıyorum. İşletme ve yönetim bilimlerinin tüm alt alanlarını kapsayan bu kongrede, pazarlama, yönetim organizasyon, stratejik yönetim, finans, muhasebe, denetim, insan kaynakları, sağlık yönetimi, yönetim bilişim sistemleri, lojistik ve dış ticaret konularının tamamını kapsıyoruz" diyerek katılımcılara teşekkür etti.

FMV Işık Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet KAYTAZ,

"Türkiye'nin orta gelir düzeyinden yüksek gelir düzeyine çıkabilmesi için bu kongrede tüm soruların cevaplanmasını sağlamayı arzu ediyoruz. Aktif iş hayatının içinden gelen ve iş dünyasının sorunları ile yoğrulmuş başarılı katılımcılarımız, tecrübelerini biz akademisyenlerle paylaşarak aşılamayan sorunlara ışık tutma fırsatı bulacak" dedi.

Türkiye'nin Geleceği Şile'de Tartışıldı

Açış konuşmalarının ardından, keynote konuşmacı olarak Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan ATEŞ, Türkiye hakkında değerlendirmelerini ve geleceğe bakışını anlatan bir konuşma yaptı. ATEŞ, "Global İşletme Araştırmaları Kongresinin keynote konuşmacısı olmak benim için onurdur. Dünya ekonomisi eskisi kadar hızlı büyüyemiyor. 2002-2008-2014 yıllarını değerlendirdiğimizde, 2002-2008 yıllarını değerlendirdiğimizde 34 trilyon dolardan 62 trilyon dolara gelişmiş %11.Oysaki 2008-2014 yıllarına baktığımızda ortalama büyüme%4'lere düşüyor. Yalnız kompozisyonda önemli bir değişiklik var gelişmiş ülkeler %80'den 61'e düşerken ekonomik gelişmekte olan ülkelerin ekonomik toplamı %39'lara çıkıyor. Bunun tabi en önemli nedeni gelişmiş ülkeler ilk 6 yılda %8, ikinci altı yılda %2 büyürken, gelişmekte olan ülkelerin %19 ile %8 ortalamaları sağlayarak; 7 trilyon dolardan 31 trilyon dolara ekonomi toplamlarını çıkarmalarıdır" dedi.

'İş İnsanları Gözüyle Türkiye'nin Dünyadaki Yeri'nin tartışıldığı panelde; GT Trust Finansal Yönetim Firması Yönetici Ortağı Pınar ECZACIBAŞI,"Türkiye'nin son 20 yılda büyük bir ivme kazandığı bir gerçek. Bir çerçeve çizersek finans sektörü 20 yıl önceki halinden bu haliyle çok daha sağlıklı, çok daha sağlam temellere dayanan bir sektör. Tabi arada yaşanan krizlerle zayıf olanlar elendi. O yıllardaki güven bunalımı maalesef ki Türkiye ekonomisini çok ciddi etkiledi. Ancak ondan sonra alınan reformlarda daha ayakları sağlam basan kurumlar meydana getirdi. Türkiye'de ne oluyor? Faiz politikası ile kur baskısı var. Türk lirasında 2015 yılı başından beri ciddi bir değer kaybı söz konusu. Bu değer kaybı da Türkiye'nin finansman yükünü arttırıyor. Bütün bunlar baktığınızda bizim için çok önemli göstergeler. Yatırım oranında da güveni sarsıyor.

Emek Piyasası Üzerindeki Vergi Yükününde Azaltılması Gerekiyor

Çok ciddi olan bir konu da bütçe disiplini. Bütçe disiplinini tutturmak şart, bu tutturulmadığında da tabi ki mali politikaların da zarar görmesi söz konusu oluyor. Türkiye büyüme rakamlarına ulaştığı gibi son yıllarda bu büyüme hızında ciddi bir düşüş maalesef yaşanıyor. Türkiye'nin %3-3.5 büyüme hızı potansiyelin çok altında kalıyor. Bununda mutlaka bu ivmeyi kazandırmak için, faiz politikalarının, kur politikalarının dengeli bir biçimde kurulması gerekiyor. Özel sektörün oynayacağı role de baktığınız zaman alternatif finansman kaynaklarının mutlaka geçmesi gerekiyor ki; yatırımlar yapılabilsin. Emek piyasası üzerindeki vergi yükününde azaltılması gerekiyor.

Eğitimli İşsizler Ordusu Yaratmış Durumundayız

Türkiye 20 yıl içerisinde çok ciddi yol kat etti, ciddi gelişmelere sahne oldu. Ancak bugün Türkiye'nin halen göz önünde olan çok ciddi bir işsizlik sorunu var. Bugün Işık Üniversitesi'ndeyiz, bende Işık Lisesi mezunu olarak çok yakinen tanıdığım bir kurum. Şuanda eğitimli işsizler ordusu yaratmış durumundayız, bunun neredeyse eğitimsiz işsizlerden daha büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum. İşsizlik cari açık her zaman Demokles'in kılıcı gibi boynumuzda. Mevcut Türk lirasının değer kaybetmesi gibi sorunlar kapımızda" diyerek pek çok soruna değindi.

Dış Borcun Türk Ekonomisine Yük Olacağını Düşünüyorum

Troy Holding İcra Kurulu Başkanı Dr. Mustafa TURHAN konuşmasında dış borca değindi ve şunları söyledi; "Türkiye'nin dış ticaret hacmi 400 milyar dolar. Türkiye'nin 410 milyar dolar dış borcu var. 2000'li yıllardan önce kamunun dış borcu daha fazla orandayken, şimdi özel sektörün borcu daha yüksek seviyelere çıkmıştır. Dış borç üretken bir yatırım olarak gitmiyor ise geometrik olarak bu durumun Türk ekonomisine yük olacağını düşünüyorum. Bu konuda bankacılarımızın ve finans sektöründen arkadaşlarımızın dikkat etmesi gerektiğine inanıyorum."

Ticaret Kanunundaki Gerçek Şeffaflık Henüz Tamamlanmadı

Coface Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Belkıs ALPERGUN, "Bankaların finansmanlarını açmasıyla büyük bir gelişme yaşadık. Türkiye'de özellikle kobi ağırlıklı şirketlerin oranlarının aslında çok iyi olduğunu gördük. Bu nedenle Türkiye, ticari ülkelerin ticari kabiliyetleri üzerine yaptığı derecelendirmede A4 seviyesine yükseldi. Ama şuanda tekrar B'deyiz. 2010-2011 büyümelerinden sonra 2012'deki belki de istekle yapılan küçülmenin arkasından gelen yıllarda çok ciddi problemi yeniden yaşamaya başladık. Bu problem eskilere çok benzemiyor, belki de bir evrenin sonuna gelindiğini gösteriyor diye düşünüyorum. Bu süreçte çok iyi yaptığımız şeyler; finansal sektörün yapılanması ve şirketlerimizin bu anlamda finansmana daha kolay ulaşmasının sağlanması, belki de doğru değerlendirme ve derecelendirmelere kulak kabartması diye bakılabilir. Ama ticaret kanunundaki çok istediğimiz gerçek şeffaflık henüz tamamlanmadı.

Dijitalleşmeyi En Çok Uygulayan Ve Başaran Vergi Dairesi Oldu

Ernst &Young Şirketi Ortağı Feridun GÜNGÖR ise vergi reformlarının ve vergi sisteminde dijitalleşmenin önemine değindi. GÜNGÖR, "Türkiye'nin büyümesiyle vergi politikalarının çok doğrudan bir ilişkisi var. 2000'li yıllar nasıl ki bir Türkiye'de yapısal dönüşümün yaşandığı, reformların gerçekleştirildiği bir dönem olduysa, aslında bununla eş zamanlı olarak yapılan, vergi ile ilgili pek çok köklü düzenlemelerin bu gelişmeler üzerinde etkisi olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Gelir vergisi oranları %50'nin üzerindeydi, kurumlar vergisinin oranları %30'du, ancak ortaklara dağıtma oranları %50'lerin üzerine çıkan bir vergileme söz konusuydu. Bu dönemde yapılan değişikliklerde gelir vergisi oranındaki en yüksek oran %35'e, kurumlar vergisi ise %20'ye düşürüldü. O dönemlerde vergi rekabeti, sermayeyi çekmek, doğrudan sermaye ve portföy yatırımları çekmek açısından çok yoğun olarak her ülke tarafından kullanılıyordu. Türkiye o dönemlerde aslında çok doğru şeyler yaparak, bu uluslararası rekabete cevap verecek vergi politikalarını uyguladı. Vergi oranlarını düşürdü, vergi yasalarından daha yatırım yapılabilir düzenlemeler yaptı. Kurular vergisi kanunu çok temel bir kanun. Bu kanun 2000'li yılların ortasında yeniden yazıldı ve bu kanun iş ve yatırım ortamını, yabancı ve doğrudan sermayenin, portföy yatırımlarının Türkiye' ye daha fazla yönelmesine yönelik bir anlayışla tasarlandı. %99.8 oranında beyanname bugün elektronik olarak yapılıyor, elektronik defter, elektronik fatura uygulamaları devreye konuldu. Bugün itibariyle bakıldığında oldukça yaygınlaştığını görüyoruz. Bankacılık sistemi tahsilatlarda kullanılıyor. 26 banka vergi dairesine gitmeyi gerektiren bir sistemden, kolay bir sisteme girdi. Dijitalleşmeyi en çok uygulayan ve bunu başaran vergi dairesi oldu" dedi.

İlgili Dosyalar